ALİ ŞERİATİ

Ali Şeriati Hüseyniye-i İrşad

Kull. Adı    

:

Şifre 

:  
     

Yeni Üye - Şifremi Unuttum

Modernizm’le Hesaplaşma Çabasında Bir Aydın: Ali Şeriati Portresi / Aydın HIZ
Kendisi Olmayan İnsan
Dünya Görüşü ve İdeoloji
Şia
İran ve İslam
Tüm medyalar için tıklayınız...
Tefsir Dersi

Sesli ve Görüntülü Medya

Ali Şeriati Belgeseli
Belgesel

Tüm Arşivler İçin Tıklayınız...

HİCRET
HACC
Hangi Kur’an / Ali ŞERİATİ
Bir Kez Daha Ebu Zer
Aşk ve Sevgi... / Dr. Ali ŞERİATİ

İSLAM BİLİM DERSLERİ BAŞLIYOR

TARİH :19-03-2009

23.03.2009 tarihinden itibaren İslam Bilim dersleri başlıyor

Dr. Ali Şeriati'nin İslam-Bilim adlı konferanslarından oluşan eserini dersler halinde yayına hazırladık. Site üyelerimiz ve ziyaretçiler burada yayınlanacak dersleri takip edebileceklerdir. Pazartesi ve Perşembe günleri yayınlanacak olan dersleri muntazam takip edip tartışan takipçiler muayyen bir vaktin sonunda bu önemli dersleri bitirmiş olacaklardır.

Derslerin bitiminde takipçiler tarih bilinci, tarih felsefesi, toplumsal tevhid ve toplumsal şirk, ideal insan, toplumbilim, tevhidi dünya görüşü, altyapı ve üstyapı, ideoloji olarak İslam, varoluşçuluk, materyalizm, alinasyon, Marksizm gibi birçok önemli konu hakkında önemli bilgiler edinmiş olacaklardır. Hem derslerin takibi hem de dersler üzerine yapılacak tartışmalarla Doktor'un öğrencileri olarak O'nun fikirlerini tanımış, tartışmış ve belki ümidimiz odur ki ilerilere taşımız olacağız
hgs bakiye yükleme
trafik cezas? ödeme
kredi kart? borç sorgulama
kredi kart? borç sorgulama
yap?kredi kredi kart? borç sorgulama
tl yükleme
hgs yükleme


detay
Tüm haberler

.....................................................

ÜYE OLUN

TARİH :17-03-2006

Siteye üye olun yeniliklerden hemen haberiniz olsun.
hgs bakiye yükleme
trafik cezas? ödeme
kredi kart? borç sorgulama
kredi kart? borç sorgulama
yap?kredi kredi kart? borç sorgulama
tl yükleme


detay
Tüm haberler

.....................................................

TARİH : -- tarihinde tarafından gönderildi...
WEB :
Ülke :
Şehir :



.: Yazarlar :.
Sağcılık, Solculuk… / M. Kürşad ATALAR

Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, sağcılık-solculuk, ilericilik-gericilik, bireycilik-toplumculuk gibi dualist (ikici) kategorizasyonlar, Batı terminolojisinin ürünüdür ve bu yüzden, bu gibi kavramların İslam’la ilişkisini (ya da ilişkisizliğini) tartışmadan önce, bu tür kategorizasyonlar konusunda ihtiyatlı bir yaklaşım sergilenmelidir. İkili (dualist) yaklaşımın kökenlerini Zerdüşt felsefesine ve antik Yunan’a kadar götürmek mümkün olmakla birlikte, modern anlamda bu yaklaşımın Descartes’ın kartezyen dualizmiyle başladığı söylenebilir. ‘Ruh’ ve ‘madde’yi birbirine indirgenemeyen iki ilke olarak gören bu yaklaşım, daha sonra Batı insanının ‘düşünme tarzı’ haline gelmiş ve yaygın olarak bilinen ikili kategorizasyonları üreten zemini oluşturmuştur. Buna göre, akıl ve iman ayrı kategorilerdir ve ilki nesnel ikincisi ise öznel alanla ilgilidir. Bu yüzden, ‘bilim’ akıl alanına ait bir faaliyet alanı iken, iman öznel davranışın konusudur. Kısacası ‘dinsel gerçeklik’, bu yaklaşımda ‘konu-dışı’dır. Batı düşüncesinde, bireyciliğin karşısına toplumculuğu, idealizmin karşısına realizmi, ilericiliğin karşısına gericiliği vs. yerleştiren, işte bu ikici zihniyettir. Buna göre, bir kişi ya bireyci olur ya toplumcu, ya realist olur ya idealist, ya ilerici olur ya gerici! Bu ikisinin arasında veya ötesinde bir yer yoktur. Var olan da ancak ‘melez’ karakterlidir ve sahici bir varlık ifade etmez. İşte sağcılık ile solculuk kavramlarını birbirlerinin karşısına yerleştiren de aynı zihniyettir. Buna göre bir kişi ya sağcıdır ya da solcu. İkisinin arasında (veya daha doğrusu ikisinin ‘dışında’) bir yer yoktur. Bir başka ifade ile, kişi, çoğunlukla sağcılığın ekonomi görüşünü temsil eden kapitalizmi ya da solculuğun ekonomi görüşünü temsil eden sosyalizmi tercih edecektir. Bu ikisinin ortasında ancak ‘karma ekonomi’ anlayışı yer alabilir ki, bu da orijinal değil, ancak ‘melez’ bir modeldir. Her üçü de olmayan bir başka modelin olabilmesi ise zaten mümkün değildir!

 

İşte Müslüman, önce bu yaklaşımı eleştirmeli ve Batı dualizminin izlerini taşıyan kategorizasyonlar konusunda ihtiyatlı olmalıdır. Bu demek değildir ki, ikici karşıtlığı gerektiren kategorizasyonların tamamı yanlıştır. Hayır, bu tasnifin yapılacağı alanlar vardır ancak her alanda aynı tartışmayı yürütmek doğru değildir. Örneğin, beyaz-siyah zıtlığı konusunda ikici tasnif doğrudur. Zira bu iki renk birbirinin zıddıdır ve arada melez tonlar (yani grinin tonları) da vardır. Fakat bütün renkleri beyaz-siyah zıtlığıyla açıklamak yanlıştır. Çünkü beyaz, siyah ve gri dışında da renkler (mavi, yeşil, sarı, kırmızı vs.) vardır. İşte beyaz-siyah zıtlığının dışına çıkmak, tartışmanın ‘zemin’ini değiştirmek anlamına gelir ve zemin değiştiğinde tartışmanın ‘mahiyet’i de değişir. (Küfr-iman, erkek-dişi gibi başka bazı ikici tasniflerde ise farklı yaklaşımlar sergilenmelidir. Örneğin, bir kişi ya inanır ya inkar eder; bu ikisinin arasında başka bir kategori yoktur. Hakeza, erkek-dişi zıtlığının da farklı bir mahiyeti vardır. Zira burada, tıpkı beyaz-siyah zıtlığında olduğu gibi, erkek-dişi dışında ancak çift-cinsiyetlilik gibi bir üçüncü kategori olabilir ama bu üç cinsiyetin dışında ‘farklılık’ belirten başka bir kategori yoktur). Bireycilik-toplumculuk, realizm-idealizm, ilericilik-gericilik, sağcılık-solculuk gibi dualist kategoriler için de beyaz-siyah dualizmiyle ilgili yaklaşımı sergilememiz mümkündür. Bu tür dualist kategoriler ‘belirli’ bir zemin üzerinde yapılan tartışmanın sonucu olarak üretilmişlerdir ve bu zemin değiştiğinde bu kategoriler anlamlı olmaktan çıkarlar.

 

Buradan yola çıkarak, sağcılık-solculuk tartışmasına ilişkin şunları söyleyebiliriz. Bilindiği gibi sağcılık ve solculuk, Fransız Devrimi’nden sonra kurulan meclisin ‘sağında’ ve ‘solunda’ oturan grupların pozisyonlarını ima eden sembolik terimler olarak türemişlerdir ve yaşadıkları kavramsallaşma sürecinden sonra da siyasal ve sosyal içerikler kazanmışlardır. Sağcılık çoğunlukla, gelenekçilik, dindarlık, muhafazakârlık gibi kavramlarla özdeşleştirilirken, solculuk değişim yanlısı, seküler, ilerlemeci olmakla özdeşleştirilmiştir. Zamanla sağcılık burjuvazi, kapitalizm ve hatta liberalizmle, solculuk da işçi sınıfı ve sosyalizmle özdeşleştirilen  kavramlar haline gelmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu tartışmanın Batı toplumları için ifade ettiği anlam ile Batılı olmayan toplumlar için ifade etmesi gereken anlamın özdeşleştirilmemesi gerektiğidir. Yani ‘zemin’ üzerinde hassas olunmalıdır. Evet, sağ-sol kavramları gerçekten de Batılı insan için ‘anlamlı’dır. Çünkü bazı özel tercihleri temsil eder. Fakat aynı zemin Batılı olmayan toplumlar için aynı derecede bir anlam taşır mı? Taşımaz, taşımamalıdır. Çünkü Batılı olmayan toplumlar, Batı toplumlarına özgü tarihsel şartları aynı şekilde (veya aynı yoğunlukta) yaşamamıştır. Bunun sosyal, siyasal ve ekonomik nedenleri olduğu gibi kültürel, dini, ideolojik nedenleri de vardır. Her iki neden kategorisi de önemlidir ve bir değerlendirme yapıldığında buralardan hareket edilmelidir.

 

Daha açık ifade etmek gerekirse, örneğin Türkiye gibi Batılı olmayan bir kültürün ve tarihsel şartların ürünü olan ülkelerde sağ-sol tartışmasının asli bir değeri yoktur. Hatta bu ülkede bir çok kişi kendisini sağ veya sol ideolojilere mensup olarak görse bile, bu böyledir. Ancak fiiliyata baktığımızda, bu kavramların Batı düşüncesinin etkili olduğu 20. yüzyıl boyunca bir çok İslam ülkesinde kullanıldığını ve bu ülkelerde yaşayan bir çok insanın da kendisini ‘sağcı’ veya ‘solcu’ olarak tanımladıklarını görebiliyoruz. Hatta kimi zamanlarda bu ikisi dışında başka bir kategorinin varlığının dahi kabul edilmediğini de biliyoruz (Örneğin Türkiye’de özellikle de Cumhuriyet’in ilanından sonraki on yıllarda Müslümanların ‘sağcı’ kategorisi içerisinde görüldüğü malumdur. Bu ülkede, bir kimlik izhar eden ‘İslamcı’ teriminin yaygın olarak kullanımı ancak 1970’li yıllardan sonra mümkün olabilmiştir). Bilinmelidir ki, bunun nedeni, esas itibarıyla, kimlik bunalımıdır. Batılı olmayan toplumlar, Batı düşüncesi karşısında direnememiş ve sonuçta ‘parçalanmış kimlikler’ ortaya çıkmıştır. Bu kimlikler ise, kendi benliğinin bilincinde olmayan ama Batı’ya ‘öykünen’ karakterler üretmişlerdir. Sağcı ve solcu kimliklerinin Batılı olmayan toplumlarda benimsenmesinin asli nedeni budur.

 

Bu, aynı zamanda şu demektir: Müslümanlar kendi kimliklerinin bilincine vardıklarında kendilerini sağcı-solcu gibi başka kategoriler altında görme yaklaşımını da terk edeceklerdir. İşte bu, tartışmanın zemininin değişmesi demektir. Evet, Müslüman ne ‘sağcı’ olabilir ne de ‘solcu.’ Çünkü Fransız meclisinin sağında veya solunda oturan gruplardan onun bir farkı vardır: o, bu meclise karşıdır! Sağcı ve solcu, meclisin varlığıyla anlamlı iki kategoridir. Eğer meclis varsa, sağ ve solun anlamı vardır. Fakat Müslüman, bu meclise giremez. Çünkü bu meclis, “hakimiyet kayıtsız-şartsız milletindir” ilkesi üzerine kurulmuştur. Bu meclisin üyeleri ister sağda ister solda otursunlar, ‘mümin kul’ değil, ‘vatandaş’tırlar. Bu meclisin üyeleri ister sağda otursunlar ister solda otursunlar, vahyi değil, ‘aklı’ esas almışlardır. Bu meclisin üyeleri, ister sağda otursunlar ister solda otursunlar, Allah’ın tek ilah oluşuna değil, bilimsel hakikate inanırlar. İşte bu nedenle Müslüman, bu meclisin ne sağında oturabilir ne solunda. İşte bu yüzden Müslüman ne ‘sağcı’ olabilir ne de solcu!

 

Müslümanın sağcı ve solcu olamayacağını söylemek, bizi ‘aşma’ kavramına götürür. Müslüman bu düzlemin ne sağında ne solunda ne de arasında bir yerde değilse, o zaman nerededir? Müslüman, bu düzlemin dışında (‘ötesinde’) bir yerdedir. O, epistemolojik ve ontolojik olarak başka bir dünyaya aittir. O, kendi dünyasını kurmalıdır. Bu dünyada onun başka bir kimliği vardır. O, bir inanan bir kuldur. O, yaratma ve emretmenin Allah’a ait olduğuna inanır. O, ‘özgür’ olmadığına, kendine verilen nimetlerden sorulacağına inanır. O, yaratma ve emretmenin Allah’a mahsus olduğuna inanır. İşte bu yüzden, o, ne ‘vatandaş’tır; ne ‘işçi’dir ne de ‘birey’dir. Bunlardan biri olmadığı için de, o, ne ‘sağcı’dır ne solcudur; ne ilericidir ne gericidir; ne liberaldir, ne sosyalisttir. Bütün bu kategoriler onu tanımlamak için uygun kavramsal aletler olamazlar. O, kendi özgün kavramlarının tanımladığı, kendine özgü ‘kimliği’ ve ‘benliği’ olan biridir. Ve bu özellikleriyle o, her zaman olduğu gibi, bugün de yarın da insanlığın ‘model’ alacağı bir kimliğin sahibidir. Evet, “ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim vardır?!” (Fussilet:33)

 

 

 

Kaynak: Nida Dergisi, www.nidadergisi.com


         -        

 


Bu Yazı 13508 defa okunmuştur
 

 Bu haber için toplam 206 yorum yapılmıştır...

 

BU KATEGORİDEKİ DİĞER ESERLER

Mehmet Akif ve Düşündürdükleri / Şuayip MEKEÇ
Sol ve Liberal Muhayyile / Ali BULAÇ
Cüzzamlıyı İyileştirdiyse Zalimliğine Anlayış mı Göstermeliyiz? / Fikritakip
“Öncü Şahsiyetler: Seyyid Kutub ve Ali Şeriati” / [Seminer]
Kendi Semasında Tek Yıldız: Nurettin Topçu Ve Müslüman Anadolu Sosyalizmi / Ümit AKTAŞ
Bilgiden Neo-Nihilizme..: Müslüman Nihilistler / Turan KIŞLAKÇI
Gazali, İbn-i Rüşd’ü Döver mi? / T.Suat DEMRE
Dikkat! Kitap! / Heinrich BÖLL
Suruş ve Sarsılan Kalplerin Tanrısı…/ Meliha ÇELİK
Şeriati Suriye'yi Nasıl Okurdu?/ Cihan AKTAŞ
‘Ehl-i kitâp’ kimdir? / R. İhsan ELİAÇIK
Cahili Tüketim Kültürünü Aşmak Mümkün mü? – 1 / Hamza TÜRKMEN
AK PARTİ Eleştirisi / Ali BULAÇ
Din Modern Zamanlarda Nereye Gidiyor? / Dr.Abdülkerim SURUŞ
Sol İslam, İslam`ın Solu, İslam Düşüncesinde Sol / Kenan ÇAMURCU
Entelektüel, Aydın ve Din / Dr.Aliye ÇINAR
İnsanlık Suçu: Biz Filistinliler, Hakkımızı Helal Etmeyeceğiz / Hayrettin KARAMAN
Bir Seçim Yapın Arkadaşlar/ Ali SALDIRAN
Bayan Humeyni ile Bayan Şeriati... / Sibel ERASLAN
Profesör olmak; Ebu-Zer'in Kişiliğini Manupüle Etme Hakkını Verir Mi? / Muhammed CAN
Surûş, Şimdi de Şeriatî İçin İlginç Şeyler Söylüyor! / Selahaddin Eş ÇAKIRGİL
MUSEVİ NE DİYOR?/ Mir Huseyn MUSEVİ
Özgürlük şairi İkbal, İstanbul'da anılıyor
Evrim Kuramı ne anlatıyor? -2- / Bülent Şahin ERDEĞER
"İslâm Sosyalizmi"nin Serâncâmı/ Bülent Şahin ERDEĞER
Efgani ve Abduh Vehhabi Miydi? / Mehmed Akif ERSOY
“Evrim Kuramı”na Gerçekçi bir Bakış-1/ Bülent Şahin ERDEĞER
Cihan Aktaş Yakın Yabancı İran'ı anlattı/ Asım ÖZ
"İslam ve Sınıfsal Yapı" Türkçe'ye kazandırıldı
Güneye Göç Mevsimi / Stefan WEIDNER Sudanlı Kült Yazar Tayyip Salih'in Ardından…
İslam Dünyasına Evrensel Reçete: Musa Carullah / Yusuf TOSUN
Beykoz’da “Ali Şeriati” Konuşuldu
İnsanlığın Kısa Tarihi: BÜYÜK RESİM
Zehra Hanım'ın Işığını Kapatan Jip / Yıldız RAMAZANOĞLU
Mülkiyet ve İktisadi Kullanımı Üzerine/ Murat AYDOĞDU
Kapitalizmin Efendilerine Karşı Anti-Kapitalist İman! / Bülent Şahin ERDEĞER
Küresel Kibir Çetesi ve Ahlak Devrimi / Bülent Şahin ERDEĞER
İran'ın Yeşil Rasyonalizmi/ Ali BULAÇ
İranlı Göstericiler COŞKULU VE TEMKİNLİ/ Cihan AKTAŞ
İran'da Kim Ne İstiyor? / Bülent Şahin ERDEĞER
İbrahim Yürüyüşü / Ebuzer SAİD
Sanayi Toplumu ve Geleceği- Unabomber'ın Manifestosu/ Teodor KACZINSKY
“Zere, Zora ve Tezvire” (Altına, Güce ve Hileye) Karşı... / Mîr Huseyn MÛSEVÎ
Hamaney Şeriati’yi Savundu / Bülent Şahin ERDEĞER
İmam Öldü; Yaşasın Konformizm! / Mansur YILMAZ
Sağcılık, Solculuk… / M. Kürşad ATALAR
"İslami Mücadelede Öncü Şahsiyetler"
Muhammed Mustafa ve Kur’an Yerine Mevlânâ Ve Mesnevî - Egemenlerin “Problemsiz (Light) İslâm” Projesi- / İlhami GÜLER
Çölde Bir Yalnız Âdem / Rasim ÖZDENÖREN
Bilge Adam Dergisi ve İslam Bilim Hediyesi
Yeni sınıfın ideolojisi: Kariyerizm ve Konformizm / R. İhsan ELİAÇIK
Bizden Korkanlar Sizi Seviyor / İsmet ÖZEL
Dua / Dr.Mustafa ÇAMRAN
Evrensel Bir Müslüman: Cemaleddin AFGANİ [KRONOLOJİK HAYAT HİKAYESİ]
Yeni Bir Zamanı Başlatmak / Atasoy MÜFTÜOĞLU
Cemaleddin Efgani / Mehmed Akif ERSOY
Anlaşılmamış Devrim / Charlotte WIEDEMANN
Ebû-Zerr el-Ğıfârî [v. 32/652] / Prof.Dr.Hayrettin KARAMAN
Sürekli Devrim: "Direniş Teolojisi"/ Prof.Dr. İlhami GÜLER
"Din Mafyası" Şeriati'ye Saldırmaya Devam Ediyor/ Bülent Şahin ERDEĞER
İnsan Üzerine / Ali K.
ANTİEMPERYALİST BAŞBAKAN: MUSADDIK/ Altan ALGAN
Cahili Tüketim Kültürünü Aşmak Mümkün mü? – 2 / Hamza TÜRKMEN
Kur'an'ı Nasıl Okumalıyız? / Aliya İZZETBEGOVİÇ
İbn-i Rüşt'ün İzinde / Loay MUDHOON ‘Reformcu İslam Düşünürü Muhammed ŞAHRUR'
İslâmî Cemaatin Kurucu Öğesi Olarak İslami Şahsiyet / Rıdvan KAYA
Röportaj: R. İhsan ELİAÇIK :İslam'ın Politik Duruşu Sol / Müjgan HALİS
Ne Okumalı? -Dört Aşamalı Alternatif Bir Okuma Programı- / Ali BULAÇ
Musa Carullah Bigiyef’in Sünnet Konusundaki Görüşleri / Mustafa AKMAN
Gençlere Tavsiyeler / Ercüment ÖZKAN
Afganistanlısı Antipatik de Bizim "Cübbeli" Taliban Neden Sevimli? / Serdar ÖZMEN
Kendi İçimizdeki 'İkna Odaları' / İdris ÖZYOL
Fatıma, Fatıma‘dır / Emine K. ARSLANER
"Ali Şiası Safevi Şiası" Kitabının Yeni Baskısı Yapıldı
Kim Müslüman Aydın Değildir? / Abdulkerim SURUŞ
Yeşil Rasyonalizm, Sol İslam, Adalet Devleti: Zihnimiz Yeni Siyasi Kavramlara Hazır mı? / Kenan ÇAMURCU
Bir Mücahidin Kaleminden Fikir-Put Savaşı / M. Numan AŞKAROĞLU
Toparlanın, Gidiyoruz! / İsmet ÖZEL
Ebuzer: Issız Çölde Yalnız Mezar / İhsan ELİAÇIK
Sağcı Bir Şiire Doğru [mu?] / Enes MALİKOĞLU
El-Ğarra Hutbesi / İmam ALİ
Ebu'l Ala Mevdudi Türkiye'de Anılıyor / Sempozyum
GAZZE RİSALESİ / Cahit KOYTAK
Yoksulluğu Görme(me)k ve Bir İntiharın Düşündürdükleri / Serdar Bülent YILMAZ
 
 
 
 

 

nike huarache Scarpe Abbigliamento Asics nike blazer michael kors Adidas Scarpe Ray ban nike flyknit longchamp scarpe converse nike free air jordan scarpe da calcio nike cortez Cinture air max new balance Scarpe nike roshe louis vuitton Ray ban adidas oakley converse Scarpe Adidas scarpe Nike Adidas superstar air max
new balance nike air max adidas nike roshe michael kors air max nike free nike blazer new balance oakley converse Scarpe Adidas nike huarache Scarpe Ray ban scarpe converse Adidas Scarpe Abbigliamento Asics Scarpe air jordan scarpe da calcio nike free nike cortez nike flyknit

www.aliseriati.com         www.aliseriati.net        www.aliseriati.org

NETWOR YAZILIM